Annelik

Emzirme Haftası ve Emzirmenin Benim İçin Önemi

Emzirme haftası kapsamında, emziren bir anne olarak ben de birkaç satır yazmak istedim. Bu yazıyı yazmaktaki amacım kesinlikle başka anneleri eleştirmek değil. Aksine bir iki damla bile olsa emzirebilen bir anne bu yazıyı okuyorsa yılmadan devam etmelerini teşvik etmek isterim.

Emzirmek kolay değil. Özellikle Türkiye şartlarında hiç kolay değil. Toplumun kadını sürekli bir cinsel objeymiş gibi görmesi yetmiyormuş gibi hemcinslerinden de destek alamayan annelerin bulunduğu bir coğrafyadayız maalesef. Çok şükür bizzat yaşamadım ama, “Aman çocuk doydu mu?” , “Erkek çocuk bu daha fazla acıkır.” , “Sütün yetmiyorsa mama ver” gibi düşünülmeden ve hassas döneminde olan bir anneye gereksiz sarfedilen cümleleri çok kez duydum. Özellikle lohusalık dönemindeki annelerin üzerine bu şekilde gidilmesine kesinlikle karşıyım. Birazcık annenin iç güdülerinin dinlenmesi gerektiği taraftarıyım.

Yukarıdaki düşüncelerimi birazdan daha da açacağım, fakat ondan önce bir not olarak emzirmenin faydalarını ve bu konuda dünya sağlık örgütünün neler belirttiğine bakalım.

Dünya sağlık örgütü ilk 6 ay boyunca bebeklerin yalnızca emzirme ile beslenmesini önermektedir. Bu cümleye açıklık getirmek isterim. Bu demek oluyor ki özellikle ilk 6 ay bebeğe ek gıda veya su verilmemelidir. Tabii ki emzirme problemi yaşayanlar formül mamayı tercih edebilir, ancak bir emzirme danışmanı ile görüşmesi de faydalı olacaktır. Bunun dışında formül mama da önerilmemektedir. Neden ilk 6 ay sadece emzirme öneriliyor? Veya neden ek gıdaya geçiş önerilmiyor diye bakacak olursak da, bebeğiniz yaşamının ilk 6 ayında henüz ek gıdaya bedenen geçmeye hazır olmuyor. Gerek sindirim sisteminin hazır olmayışı gerekse emme refleksinin bebeklerde ağırlıkla devam etmesi nedeniyle , emzirme önerilmektedir.

Emzirmenin anne ve bebeğe olan faydaları saymakla bitmiyor. Öncelikle anne sütü bebeğin alması gereken tüm besin maddelerini hali hazırda içerir. Bebeğin bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkısı, sakinleşmesi, uzun vadede obezite riskinin azalması gibi ekstradan birçok faydası var. E bir de maliyeti olmaması ve her an hazır bulunması gibi kolaylıkları da mevcut.Anneye ise faydaları göğüs ve over kanser riskini azaltır, doğum öncesi kilolarına dönüşü hızlandırır (bu bende tek başıma çok işe yaramadı, 6. aydan itibaren spor takviyesi ile eski kilolarıma döndüm) ,doğum sonrası depresyonunu azaltır.

Emzirmenin bilimsel açıdan bedene faydaları olduğu gibi bence ruh sağlığı açısından da faydaları var. Özellikle ilk 40 gün sarılık riski nedeniyle de çok yoğun bir şekilde emzirmek gerekiyor. Bu dönem aynı zamanda lohusalığın yaşandığı dönem olarak da kabul ediliyor. Gerçekten yorucu, bebeğe alışmanın zor olduğu, hormonların vücutta halay çektiği bir dönem. Bu dönemde emzirmek beni gerçekten çok rahatlatmıştı. Özellikle mutluluk hormonunun salgılanması nedeniyle baştan aşağı vücudumda huzur ve mutluluğun etkilerini hissediyordum. Gerçekten anlatılmaz yaşanır, bu nedenle dileyen herkes bebek sahibi olup emzirme deneyimini yaşar umarım. Toprak da emdikten sonra sorun yaşamadan uykuya geçebiliyordu, bu nedenle bebeklerin uykusunu da düzenlediğine inanıyorum.

Emzirme doğumu takip eden ilk bir saat içerisinde başlamalıdır. Hem bebeğin doğumdan sonra yoğun olan açlığının giderilmesi hem de meme ile beslenmeye alışabilmesi için bu çok önemli.

Ayrıca mümkünse emzirmenin iki yaşına kadar devam etmesi gerektiği vurgulanıyor. Fakat bu konuda farklı görüşte olanlar da var. Bebeğin çocukluk dönemine geçişinde, emzirmeye devam etmenin psikolojik etkileri olabileceğini savunanlar ve 1,5 yaşında emzirmeyi kesmeyi önerenler de var.

Toprak yaklaşık 5.5 aylık olduğunda artık ek gıdaya geçme zamanı da yaklaştığından dolayı sanırım, emzirme yöntemi ile doymamaya başladığını hissettim. Fakat  instagramda takip ettiğim emzirme desteği sağlayan hesaplar sayesinde yılmadım. Günde sadece 1 kere formül mama verdim. Onun dışında 3 saatte bir emzirmeye devam ettim. İyi ki öyle yapmışım, bu sayede emzirmeye devam edebiliyorum. Şimdi ek gıda ve su ile devam ettiğimiz için emzirme sıklığımız azaldı, ama bu düzeni bozmadan titizlikle devam ediyorum ki oğlum anne sütünü bir şekilde almaya devam edebilsin.

Emzirmenin faydaları, dünya sağlık örgütünün önerileri ve yaşadıklarım özetle bu şekilde. Bir de Yuval Noah Harari’nin Hayvanlardan Tanrılara : Sapiens İnsan Türünün Kısa bir Tarihi kitabını okuduysanız (henüz okumamış olanlara öneririm) Lüks Tuzağı bölümünde iki paragraf dikkatimi çekmişti. Burada paylaşmak isterim,

İlki,

“…İnsanlar pek çok memeli gibi üremeyi kontrol altında tutan hormonal ve genetik mekanizmalara sahiptir. Bolluk zamanlarında kadınlar ergenliğe daha erken ulaşır ve hamile kalma ihtimalleri biraz daha yüksektir. Kıtlıkta ise ergenlik geç olur ve doğurganlık düşer.

Bu doğal nüfus kontrolü yöntemlerine kültürel mekanizmalar da katkı yapar. Göçebe avcı toplayıcılar için, ağır hareket eden ve çok özen isteyen bebekler ve küçük çocuklar ayak bağıdır. Bu yüzden insanlar çocuklarını üç dört yıl arayla doğurmaya çalışırlardı. Kadınlar bunu, çocuklarını geç bir yaşa kadar ve tam zamanlı emzirerek yapıyorlardı (tam zamanlı emzirme, hamile kalma ihtimalini  ciddi oranda düşürür). …”

Diğer paragraf ise,

“…Kalıcı yerleşimlere geçilmesi ve eldeki gıda miktarının artmasıyla nüfus da artmaya başladı. Göçebe yaşamını terk etmek, kadınlara her yıl bir çocuk sahibi olma fırsatı vermişti. Bebekler daha erken yaşta sütten kesiliyor ve yulaf lapasıyla besleniyordu. Tarlalarda çalışacak insana ihtiyaç vardı. Ancak artan nüfus kısa sürede gıda fazlasını tükettikçe daha çok tarlanın ekilmesi gerekti. İnsanlar hastalıklarla dolu yerleşimlerde yaşamaya, çocuklar anne sütünden ziyade tahılla beslenmeye başladıkça, üzerine bir de çocuklar yulaf lapasını giderek artan sayıda kardeşle paylaşmak zorunda kaldıkça, çocuk ölümleri ciddi oranda arttı. Çoğu tarım toplumunda, çocukların en az üçte biri yirmi yaşına gelmeden ölmeye başlamıştı. Buna karşılık, doğumlar yine de ölümlerden fazlaydı ve insanlar çok sayıda çocuk sahibi olmaya devam ettiler…”

Tarihten de örnek verdiğimize göre, şimdi ilk paragraflarda belirttiğim gibi, Türkiye’de emzirmenin önemi ve annelerin bu konuda teşvik edilmesi gerektiği konusu maalesef yeterli bir şekilde dillendirilmediği için çok fazla eksik var. Maddeler ile belirtecek olursam,

  • Emzirmenin her yerde ve her koşulda desteklenmesi gerekiyor. Bu üç şekilde olabilir,
    • Tüm mekanlarda temiz, düzenli, havadar bebek bakım odalarının olması gerekiyor. Bunun devlet tarafından zorunlu hale getirilmesi ve gerekli denetlemelerin yapılması gerekli. Maalesef ülkemizde birçok kafe,restoran, alışveriş merkezinde ya bebek bakım odası yok ya da girilmeyecek kadar pis,küçük ve havasız. Hatta bazı mekanlarda bebek bakım odası, tuvaletlerin önüne konulan bir alt değiştirme ünitesinden ibaret. Burada bebeğin hijyenik ortamda altının değiştirilmesi gerektiği konusu dışında bir de bebeğin mahremiyetine saygısızlık konusunu da ayrı olarak yazmak gerek.
    • İş yerlerinde sağım odalarının zorunlu hale getirilmesi gerekiyor. Kaç kişilik olursa olsun, bir işyerinde kadın çalışan varsa o işyerinde sağım odası bulundurulması zorunlu olmalı. Maalesef ki ülkemizde özel sektörde çalışan anne için ücretli izin 4 ay iken , geçim derdinde olan çalışan annelerin işe dönmesi 4 ay gibi kısa bir sürede oluyor (eğer 32. haftada izne ayrıldıysa 2 ay). İlk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmesi önerilen bebeklerin anneleri, eğer sütünü sağamazsa kısa sürede sütten kesilir ve bebeklerin doğal besin kaynakları ellerinden alınmış olur. Bu konuda  iş yeri sahiplerinin kesinlikle bilinçlendirilmesi gerekiyor.
    • Açık mekanlarda emziren annelerin hoşgörü ile karşılanması gerekiyor. Annelerin de dışarı çıkıp hava almaya en az bebekleri kadar ihtiyacı var. Her ne kadar İstanbul gibi büyük bir şehirde parklar az olsa da buralarda veya herhangi bir açık mekanda emziren annelere gözünüzü dikmek yerine lütfen onlara hoşgörü ile yaklaşın. Cinselliği bir kenara bırakın,inanın sizin göz zevkiniz için açmıyorlar memelerini. O sırada anne bebeğini besliyor. Bundan daha doğal ve güzel bir an olamaz. Bu şekilde düşünürseniz belki biraz daha merhametli olabilirsiniz.
  • Emzirmenin önemi hakkında annelere, ona destek olacak kişilere  bedava olarak veriler ışığında eğitim verilmesi gerekiyor. Hatta ilk 6 ay içerisinde su ve ek gıda verilmesi önerisinde bulunan tüm hemşire ve doktorlara da eğitim verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
  • Annelerin sütten kesilmesinin önlenmesi için bebeği kontrol eden doktorların anneye emzirme konusunda destek olması, olamıyorsa da bir emzirme danışmanına yönlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle meme ucu ile problem yaşayan annelere destek olunması gerekli. Meme ucu olmayan, yara olan, kanayan anneler emziremedikleri için bir süre sonra emzirmekten vazgeçebiliyorlar.Halbuki bazı önlemler ve biraz da destek ile emzirmeye devam edilebilir.Ben de kanama yaşamasam da yaklaşık iki ay gibi bir süre meme uçlarım çok acıdı.Yara da olabilirdi, ama bazı önlemler ile buna engel oldum. Emzirme sırasında da kullanılabilecek bir krem edindim ve meme uçlarıma bunları sıklıkla sürdüm. Emzirme bittikten sonra kalkan kullandım, havalandırması bulunan bir kalkan tercih ederseniz gece bu şekilde yatabilirsiniz. Kalkan tahriş olmuş meme ucunun kıyafetinize sürtünmesini engelleyerek iyileşmesini sağlıyor. Bu iki yöntem sayesinde daha kötüleşmeden yaralara engel oldum ve bir süre sonra bedenim bu geçişe alıştı ve kalkanı da kremi de kullanmama gerek kalmadı.

Emzirme ile ilgili söylemek istediklerim ve deneyimlerim bu şekilde. Son olarak da emzirme konusunda güvendiğim ve takip ettiğim, anneleri motive etmeye yönelik instagram hesaplarını paylaşmak istiyorum,

  1. Emziren Anne : Kendisini hamilelik döneminde takip etmeye başladım. İyi ki de etmişim, tam vazgeçtiğim zamanlarda paylaştığı iletiler ile beni yeniden emzirmeye teşvik etti.
  2. Emzirme destek timi : Kısa bir süredir takip ediyorum, yine emzirme ile ilgili güzel ve motive edici paylaşımları var.
  3. Mucize sende : Yine hamilelik dönemimde takip etmeye başladığım bir hesap. Motive edici, ayrıca bebekler ile ilgili faydalı bilgiler de paylaşıyorlar. Bebeklerin ilk 1000 gününün önemini vurgulamaya yönelik paylaşımlar yapıyorlar.

Umarım yazdıklarım annelere ve anne adaylarına faydalı olur. Unutmayın ki bebeğinizi nasıl beslerseniz besleyin öncelikle en önemlisi onlara sağlayacağınız sıcak bir kucak, onlara sunacağınız sonsuz sevginiz ve anlayışınızdır. Bebeğinizle en büyük bağı bu şekilde kurabilirsiniz.

Kaynaklar:

WHO

Hayvanlardan Tanrılara : Sapiens İnsan Türünün Kısa bir Tarihi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.